
KIBLEMİZ AÇ YATAN ÇOCUKLAR OLSUN
“Geçmişin karmaşasını bir türlü unutamamak, usulca geçip gitmiş tarihi ve gençliğimizi adeta diriltmeye çalışmak istememiz ideallerimizin güzelliğine olan inancımızla, yenilginin kalplerimizde bıraktığı derin izleri silmek için miydi yoksa?
Sokaklardaki boyaları dökülmüş eski binaların duvar yüzeylerine çıkan kırık dökük sloganları tamamlama ustası değil miyiz?”
Kitabın ilk bölümündeki metinleri okuyanlar, mektupların sanki kendilerine yazıldığı hissine kapılabilirler. Mektuplarda dile getirilenler, aslında hepimizi ilgilendiren konular. Naim Kandemir, yakın arkadaşı Cengiz Türüdü’ye hitaben yazdığı mektuplarda, geçmişi olduğu kadar bugünü ve gündelik yaşamı da sorgulayan samimi bir dil kullanmış. Bir mektubun bizleri nerelere götüreceğini görmek, aslında içimizdekini bu bahaneyle dışarı çıkarmak oluyor. Mektup ise, hâlâ en sıcak ve samimi iletişim aracı.